31 Ocak 2010 Pazar

Günün sözü

Yoksa siz daha almadınız mı, yatmadan evvel
TV denen uyuşturucu haplarınızı?

30 Ocak 2010 Cumartesi

Biz eskiden

Biz eskiden; bulutlara bakıp şekiller çıkarırdık
Bankaya para yatırmak nedir, bilmezdik.

Biz eskiden; seferlere çıkardık akıncılarla
"Biz eskiden" diye başlayan şiirler yazmazdık.

Biz eskiden; su içerdik testiden
Cam sürahi, likör kadehi nedir, bilmezdik.

Biz eskiden; yağmur altında çelik-çomak oynardık
Ayranı üfleyerek içmek nedir, bilmezdik.

Biz eskiden; ava çıkardık lakin
Çantada keklik nedir, bilmezdik.

Biz eskiden; sırtüstü çimenlere yatıp hayaller kurardık
Şeytanın başını okşamak nedir, bilmezdik.

Biz eskiden; nice kumandanlar esir etmişiz de
Böyle uzaktan kumandalara esir olmak nedir, bilmezdik.

28 Ocak 2010 Perşembe

26 Ocak 2010 Salı

Aklımdasın

O kadar bekleyemem,
Herkes bir gün evine döner.
yaşamayı becerebilenler,
öncelikle
insanca yaşamayı...
...

Ay üşüdü geceyi beklerken,
Sen hala yoksun.
Islak kuşların şarkılarına aldanma.
onlar uçmuş bir kere
Mavi şafaklara söyledim
türkülerimi
baykuşlar uyurken.

Güneş ayırdım sana
Kırılmadık yer bırakmadın ki kalbimde
lakin,
Namaz gibi aklımdasın.
Kitaplarına sarıldığın gibi sarıl
bana ve hayata.
Söz!
Yüreğimi beğenmezsen gidersin.

19 Ocak 2010 Salı

Coğrafya ve Ben

Tanrı dağı kadar Türk
Hira dağı kadar Müslüman
Tuz gölü kadar sığ
Guam çukuru kadar derin
Arjantin kadar sivri
Madagaskar kadar kenarda
Japonya kadar sağda
Avusturalya kadar düz
Okyanus kadar sulu
Kutuplar kadar dipte
Endenozya kadar dağınık
Mezopotamya kadar arada
Kuzey Kore kadar kapalı
Karadeniz kadar hırçın
Himalayalar kadar ağır
Sibirya kadar soğuk
Sahra kadar bunaltıcı
Türkiye kadar güzel

Dünya

5 Ocak 2010 Salı

Asgari Ücret

Her altı ayda bir alçakça yükseltilen asgari ücret için 2009’un bitmesine sayılı günler kala, kozmik odada tespit komisyonu toplanır. Yeni yıla mandalina yiyerek ve bayat Levent Kırca esprileri seyrederek girecek olan yurdum insanının asgari/en az ücreti belirlenecek. Hiç biri de asgari ücretli olmayanlar tarafından...

Yoklama alınır:
Herkes hazır mı arkadaşlar?
Hükümet yetkilisi? -Burada.
İşveren vekili? -Burada.
İşçi temsilcisi? -Yok.
Neyse olmasa da olur. Hade başlayalım:
Açlık sınırı? 795 lira. Yoksulluk sınırı?2.588 lira. Hım! Meksika sınırı? İşçinin siniri? O henüz belli değil. Ücret açıklanınca sinir katsayısı, yıllık bazda kümülatif artış oranına bağlı. İyi de bu sınırları kim koyuyor? Açlığın sınırı mı olur? Aç mezarı var mı? Şu mezarda kim var?. Tokluk sınırı ne? Açgözlülüğün sınırı ne kadar azizim? Dalaylama dalaylama konuşturmayın beni.

Biz diyor muyuz azami ücret şu kadar olacak diye? En az ücret 577 lira olacak diyoruz. Başkada bir şey demiyoruz. Şunu diyoruz; İşçinin koliyi kaldırması için eğitime ihtiyacı yok. Eğitim parasını düş. Sağlık dersen, bak domuz gribi aşısı bile olmuyor. Sağlığı da düş. Giyim kuşam derseniz işyeri elbiseleri, tulum vs düş düş. Hem 1 Mayıs gösterilerinde kırıp döktükleri cam çerçeve, yaktıkları otomobiller. Gerçi onlar asgari ücretli değil ama olsundu.

Yarın gazetelerde oku; yok 41 simit parası, yok sadaka gibi zam. Para vaadıda biz mi vermedik? Bak Yunanistan iflasta, Dubai öyle. Dubai mi? Yılbaşını orada geçirecektik. Vergiler? Alan vergisi mi? Yok canım, asgari ücretin vergisi. Onu işçi ödüyor ya zaten. Sıka sıka ödeyecek. Hımm!

Arkadaşlar polis kokusu alıyorum. Bu odaya polis girebiliyor muydu? Şu kağıdı biriniz hemen yutsun.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...