20 Şubat 2010 Cumartesi

Beni Amazonlar mı emzirdi?


Böyle vasat bir öğrencilik hayatım olsun, hayatta bir baltaya 'sap' olamama durumu olsun, bana bu soruyu sordurdu.
Kolejlerde ısıl işlem de görmedim ki…
O can alıcı soruyu yinelemek istiyorum;
Evet, beni bir Amazon kadını mı emzirdi? Oysa her zaman şunu söylerdim:
Baltanın kendisi olduğumdan zaten 'sapı' olamazdım. Böyle de avuturdum kendimi.

Amazonlar hakkında kısa bir araştırma yaptım, sandalyeden kalkmadan. Google’ dan Wikipedia bir de Termeli yumurta pazarlayan bir arkadaştan öğrendiğime göre;
Efsanevi savaşçı Amazon kadınları M.Ö. 1200 yıllarında Terme (Termisus) kenti civarında yaşamışlar. Tam da bizim orası. Simenit gölü’nde batık şehir ile ilgili kalıntılar olduğu söylenegelmektedir. Göl içerisinde pek çok dalış ve araştırmalar yapılmaktadır. Şimdilerde ise Samsun Büyükşehir Belediyesi Batı Parkta turizm amaçlı heykelini dikti bile. Su kanalları, piknik alanları vs.
Daha iyi savaşabilmek ve ok atabilmek için sağ göğüslerini aldırıyorlarmış.
Şimdi anlaşıldı mı ne demek istediğim. Şayet ben çift kutsal damacanadan içseymişim kim bilir nasıl biri olurdum. Sütü o tek göğüsten alınca olacağı buydu.
‘Her zaman dene
Tekrar dene
Hemen dene
Olsun
Her zaman yenil
Daha iyi yenil
Daima dene
Hep dene
Olsun, hep yenil!’
En iyi sen yenil. İyide yenil yenil nereye kadar?

Baksanıza eksik tahtalarımı toplasanız altı kişi çift taraflı tahtaravalli oynar eminim ki. Tamam, embesil değilim ama geri kalan ömrümü bu kadar akılla mı sürdüreceğim.

Allahın insanlara verdiği en cömert şey akılmış. Bakın hiç kimse aklından şikayet etmiyor. Ben hariç, ben ediyorum. Gerçi benden; daha iki köy, bir kasaba, üç belde de olur ya neyse…

Bana ait fikirleri de sevmiyorum bazen. Yatıya gelmiş gibi duruyorlar, ama değil. Gidici onlar, olsundu, “tükürük de bizimdir ama sevmeyiz onu’

‘Sütü tek göğüsten de almış olsan, böyle zeka geriliğine neden olmaz’ derseniz şunu söyleyebilirim… ya ben sadece dudak tiryakisi isem ya içime çekmemişsem …ondan şüpheleniyorum, orası vahim işte…

Ha bir de savaşçı olmam gerekmiyor muydu ki? Oysa savaşa karşıyım…Savaşma sıvış diyorum. Bende ters etki yaptı zannedersem.
Hikaye bu ya; Mozart’ın Fransız şatosunda cırtlak sesiyle şarkı söyleyip, cariyelerin peşinden koşarken krala yakalanıp, Kralım ben basit bir insanım ama yazdıklarım önemli, diyor. E, benim yazdıklarım da önemli değil ki anacığım.
Bu yazının sonunu getirmek de amma zon muş!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...